12 Aralık 2017 Salı

Yediğim yemeğin fotoğrafını paylaştıysam vardır bir sebebi :)




Menemen  😋




Odamız dört kişilik. Biri gezenti; neredeyse bütün gün bahçede diyebilirim. Yüksel. Tatlı komik kadın... Biri yatağından hiç çıkamayan Nuran ablamız; dünya tatlısı, duygusal... Suna'cım var sonra; şeker kız Candy. Üç yaşında bir koca karı merhemi ile gözlerinden olmuş... Ve Nesrin; istediği zaman akülü arabası ile kurum içinde dolaşır. Onun elleri ve ayakları... Neyse işte... Kaç zamandır bana menemen ısmarlamak istiyorlardı. Aslında kebap ısmarlayacaklardı ama et yemediğimi bildiklerinden iş menemene döndü. 

Ve sonunda geçen çarşamba, bütün zamanların en leziz, en nefis, en enfes, en şifalı menemenini yedim. İki gün öncesinden arayıp çarşamba planını haber vermişlerdi. O gün öğleden evvel odalarına uğradığımda Perpa'daki lokantalardan birinden gelen menemenlerimizi soğumasın diye kaloriferin üzerine koydurmuşlardı. "Koydurmuşlardı" sözcüğü üzerinde düşünmenizi ve ücretsiz kullanmakta olduğumuz tüm uzuvlarımız için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlamanızı öneriyorum. 


Neyse işte, canınızı çektirmek gibi olacak ama biz menemenlerimize yumulduk. Herkes kendi fiziksel imkanları, kendi yolu yordamı ile yemeğini yedi! Gerçi azıcık birbirimize yardım ediyoruz ama yine de yerken biraz döküp saçıyoruz. Amaaaan olsun, o da mı dert. "Bi sanaaa, bi banaaaa... Hadi kocaman aç bakiiiiim... Oh misss" falan fıstık durumlarımız oluyor. Gülüşüyoruz. Pamuğumuz var. Cik cik cik diyor biz yemek yerken, cici kuuuşşşş diyor. Konuşa konuşa yiyoruz. O gün de öyle yaptık. 


Tek kullanımlık alüminyum tabaklarımızın dibi görünüp, offf çok şiştim moduna geçtiğimizde birden aklıma bu fotoğrafı çekmek geldi. Yemeğimizi, sponsorlardan gelme havalı porselen takımlarımızda yemiyorduk. Soframız, antika ceviz masamızda kurulu değildi.  Fotoğrafın bir köşesinde kıvır kıvır kıvırtan şömine alevlerimiz olmayacaktı ama yine de şıktı be masamız. Fotoğrafını çekesim gelmişti işte. Çektim. Ne olur yani bi kere de ben paylaşayım yediğimi içtiğimi. Dünyanın sonu gelmez ya! 



🍵 


Ben bu kuruma uzun seneler içinde çok kereler gelmiş biriyim. Fakat düzenli gönüllüsü olduktan sonra gelişlerim belli bir disipline oturdu. Geçen sene haftada bir gündü. Burası o kadar bambaşka bir dünya ki... Nasıl anlatsam? Sanki siz onlara değil de onlar size iyi geliyor... O yüzden bu sene çarşamba-perşembe kurumdayım. Çok güzel bir duygu. İstanbul'da olanlara tavsiye ederim. Arada İstanbul'a gelenlere tavsiye ederim. Hiç İstanbul'a gelmeyenlere tavsiye ederim. -Kendi yakınlarında benzer kurumlar mutlaka vardır.- Derim ki, Darülacezenin kapısından içeri başınızı bir kere uzatın... Çünkü burada kalanların bazılarından şu cümleyi duydum. "Ben çocukken (veya gençken veya eskiden) buranın önünden çok geçerdik. Ne olduğunu bilmezdim. Şimdi öğrendim."

Hani yani Okmeydanı Perpa'nın yanındaki bu taş binaların önünden geçip, buranın ne olduğunu bilmeyenler varsa diye...

Sevgiyle  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder