29 Kasım 2016 Salı

evde güllü lokum kalmamış :)))





Her şeyin bir adabı var di mi ama... 

Evde ağza atılacak tek bir güllü lokum kalmamış.

Başka evlerde bitebilir. Burada bitmesi yakışık almaz.

Eminönü burnumuzun dibi.





since 1777 

http://www.hacibekir.com/ 👌





😊😋

Sevgiyle... 💖





24 Kasım 2016 Perşembe

JAKARANDA AĞACININ ÇOCUKLARI



"1983 Evin Hapishanesi, Tahran"

Bu satırla başlıyor,

JAKARANDA AĞACININ ÇOCUKLARI



Jakaranda ağacının çocukları acıyı yaşamış.

Sahar DELIJANI yazmış.

Uçurtma Avcısı'nın yazarı Khaled Hosseini övmüş.

Ben okumuşum.



Dün gece kitabı bitirdiğimde... 

Ne biliyim... 

Okursanız anlarsınız.





Hikaye 1983'de başlıyor. Az evvel O vakitler ne yaptığımı düşündüm. Ada'daydım. 18 yaşında. Deniz güneş kum müzik falan... Biz Club 33'e gitmek için babamdan izin koparamadığımızda dünyanın sonu geldi zannederdik. Surat asar anneme dünyayı dar ederdik. Aynı anda Evin Hapishanesi diye bir yer varmış. Bizden az büyük insanlar, genellikle yaşıtlarından işkence görür, sorgusuz sualsiz asılırlarmış. Dünyanın  pek çok yerinde olduğu gibi... Kitapta anlatılanlarla eş zamanlı olarak memlekette neler yaşandığına ise hiç girmeyelim. 






Azar, bir kamyon kasasında çocuğunu doğurmaya çalışıyor. Elleri kelepçeli, gözleri bağlı. Kamyon hoplaya zıplaya çukurlara gire çıka giderken. Aracı kullanan devrim muhafızı genç -erkek kardeş- ve yanında oturan diğer muhafız -kız kardeş- kırıştırmakla meşguller... Azar okumuş, akıllı, düşünen, sorgulayan genç bir kadın. Neden süslenmiş püslenmiş, balonlu çiçekli tertemiz bir hastane odasında kızını kucağına alamadığını düşünüyor. Sancıdan kıvranırken. Ve hapse atılmadan önceki mutlu günlerini hatırlıyor, kamyon kasasında sırt üstü düşerken...




                                        



Azar var kitapta. Hapishanede doğurduğu kızı Nida, kocası İsmail. Behruz ve karısı Simin. Zinat Ana, Can Baba, Leyla, Parisa, Sara, Füruğ, Dante, Şeyda, Ümit ve Dünya var... Ve onların sevgileri, acıları...Amerika'ya, İtalya'ya, Almanya'ya kaçanlar var içlerinde. "Memleketim" "ideallerim" diyerek mollalarla boğuşanlar var. Bir de kaybettikleri yakınlarını, bir kerelik sahip oldukları hayatlarını düşündükçe "değer miydi?" diye soranlar...

Devrim muhafızıları; Kız kardeşler! Erkek kardeşler! var. Allah ile alakası olmayan kendi icatları bir dinleri ve onun gereği kötülükleri var. Kötüler.

Onlar gibi yaşamayanlar "müslümanım" dese de fark etmiyor. Ateist damgası yiyorlar. Tahran İslam Cumhuriyetinde ateizmin cezası belli. 



Bu sayfadaki son paragrafı okurken "dondum kaldım"
                                          Biliyorsun kötüler ama yine de bu kadarını beklemiyorsun.








Bizim çınarlar, kavaklar, zeytinler misali İran'da hemen her evin bahçesinde varmış bu ağaç. Jakarnda. Mutlu çocuklar oynarmış altında. Eskiden.

Sevgiyle...