15 Şubat 2018 Perşembe

İsmi Esma değil










O üç kere beyin kanaması geçirmiş bir kadın. Konuşmaları elli kelimeyle sınırlı. Sağ bacağını sürüyerek yürüyor. Azimli. Sağ kolu da aynı durumda. Var mı var. O kadar işte. 

Yanına yaklaşırsanız anlatacakları hiç değişmez. Cümle cümle, kelime kelime aynıdır. 

"Kızım yirmi altı yaşında kendini öldürdü. İsmi Serap'tı. Serap. Damadım mühendisti. İki torunum kaldı. Biri dokuz aylık, biri üç yaşındaydı. Sonra ben böyle oldum."

Esma'nın beş cümleye sıkıştırdığım hikayesini istesem uzatabilirim. Detaylarını biliyorum. Siz bilmediğinize göre ilaveler bile yapabilirim. Tahminim beğenilerek okunacak bir yazı çıkartabilirim diye düşünüyorum.

O hayatının kısa özetini önüne gelen herkese anlatıyor olsa da insan bu noktada kendi sorgulamalı. O anlatıyor da ben dinliyor muyum? Empati kurmaya niyetim var mı? Anlamaya? Anlayamasam da onun için gerçekten üzüntü duyduğumu hissettirmeye çalışıyor muyum? Hikayesini başka insanlara bir bakış açısı sunmak için mi yazmak istiyorum yoksa vay be ne güzel yazmışsın densin diye mi? 

Aynı durum ziyaretçilerimiz için de geçerli. İstanbul'un nüfusuyla kıyaslayacak olursak ziyarete gelenler zaten devede kulak. Ve şüphesiz iyi niyetle yola çıkmışlar. Fakat iyi niyet yetmiyor her zaman. 

Cep telefonları çoğu ziyaretçilerin ellerinde, operasyona başlarken kapıya omuz atmak üzere olan polislerin elindeki silah gibi duruyor. Sözüm, akıllı telefonlarının düğmelerine basmış, mermiyi silahının ağzına vermiş, kayda başlamış, flaşları patlata patlata sakinlerin arasında dolaşan misafirlere... İster inanın ister inanmayın ben bu tip kurumlarda, istediği sayıda fotoğraf çektikten sonra vedalaşmadan gidenlere rastladım.

Bugün de bol ziyaterçimiz vardı. İki kişinin Esma'nın video kaydını almakta olduklarını görünce yanlarına yaklaştım. O yine kime yazdığını söylemediği meşhur şiirini okuyordu. 


Önemli Değil

Artık hayatımdan sildim ben seni
Gelsen de gitsen de önemli değil

Şimdi beni değil bir başkasını 
Sevsen de sarsan da önemli değil

Bir zamanlar benimdin artık değilsin
Dost, düşman, kim bilir nesin?

Ayrıldık seninle dost/düşman birsin
Gelsen de gitsen de önemli değil



Az evvel yediği kısırın bir kısmını henüz yutamadığı için şiirini okurken bulgurlar ağzından dökülmeye, her dizede dudaklarına daha fazla bulaşmaya başladı. 

Şiir acıklı, Esma tuhaf kılıklı, ağzı bulgur içindeydi. Dayanamadım. Müdahale ettim. 

"Ağzını silsek, sonra tekrar çekseniz."

Ziyaretçiler işin gözden kaçırdıkları tarafını bir anda farkına vardılar. Buna eminim çünkü kadınlar gerçek bir mahcubiyete kapıldılar. Hemen kaydı sildiler. Bir süre daha bizimle olacaklardı, Esma tabağındakileri yemeyi bitirip ağzı temizlendikten sonra tekrar şiirini okuyabileceğini söyleyince mesele misafirleri üzmeden tatlıya bağlandı.

&

Ne diyebilirim ki; umarım bir an evvel egomuzun karşısında dik duruşlu birer savcı, savunmasızların yanında becerikli birer avukat olacağımız günlere kavuşuruz. 

Bir de unutmadan; 
elbette ismi değil, 
kendi ve hikayesi gerçek.

Sevgiyle...