15 Temmuz 2017 Cumartesi

Cancan




Bu sabah diyaliz hastaları hakkında bilmediğim çok önemli bir şey öğrendim. Bir diyaliz hastasının günde içmesine izin verilen su miktarı yarım litreymiş. Çoğu kişi bunu biliyor olabilir elbette, herkes ben mi?!

💜

Sabah bizde çok hoş bir kahvaltı topluluğu vardı. Kıymetli konuklar. Can dostlarla anneleri. Ve bugün aynı zamanda annelerimizden birinin diyaliz günüydü. Koyu ağaç gölgesinde ve denizin çok yakınında olmamıza rağmen "sabah serinliği" ortalarda yoktu. Sıcak, Ada'ya erkenden çöreklenmişti. Hal böyle olunca masaya sık sık büyük bardaklarda buz gibi su taşıdım durdum. Bir süre sonra Ümran teyzenin hiç su içmediğini fark ettik. Konu bu sebeple açıldı ve diyaliz hastalarının günlük yarım litre su hakkı olduğunu öğrendim. 

Kendimi onun yerine koyunca bir an çıldıracak gibi oldum. Kana kana su içememeye mi yanarsın, kahvaltıda bir küçük bardak çayla yetinme zorunluluğuna mı? Diyaliz merkezinde hastalara, yedikleri erikteki su oranını bile nasıl hesaba katacakları öğretiliyormuş düşünebiliyor musunuz?! 

Ümran teyzeciğim bir söyleyip on gülenler tayfasındandır. Bol şükürlüdür. Kahvaltımız bittikten sonra güler yüzünü de yanına alıp diyalize gitti. 12:00 - 16:00 saatleri arasında makinede olacaktı. Orada epeyce kitap okuyormuş. Gün aşırı dört saat az değil hani. Şimdi elinde Kafes var. Kitabı sordum "gerilim" dedi. "Çok gerilme azıcık gevşe" dedim eline bir Leman tutuşturdum. 

Yanında Necdet isminde bir başka hasta varmış. Aynı günlerde diyalize girdikleri için yan yana yataklarda yatıyorlar. Necdet bir bakım evi sakini. Hayat tuhaf. Ummadığın bir anda ummadığın bir yabancıyla yan yana yerleştirilmiş yataklarda yatar bulabiliyorsun kendini. Ancak en yakınlarınla konuşacağın konularda bir yabancıyla dertleşiyorsun. Ve bir gün diyalize gelmezse onu merak ettiğini fark ediyorsun. Yabancı kimdir, yakın kimdir sorguluyorsun. Bütün bunlar Cancan'ın yanı başında oluyor. Ümran teyze çok seviyor onu, "Cancan koydum ismini diyor" Bildiğin okşuyor makinesini. Öpüyor canına can katan Cancan'nını.

O zaman karar verelim;

Alsak alsak bedavaya ne alsak mı? 
Beşinci giysi dolabı, üçüncü giyim odası mı? 
Dokuzuncu hac, on sekizinci umre mi?
Yedi kişi bi danaya girsek mi?
Yoksa on yedi kişi bir diyaliz makinesine mi? 

Akıl başta, el vicdanda kararlar vereceğimiz günlere içiyorum.
Sıhhatinize!



(Ne komiğiz di mi? Yazıyı okuyan her yüz bin kişiden 😎doksan dokuz bini, ilk olarak ne içtiğimi merak etmiş. Bu durumda ana fikir anlaşılmış oluyor. Muhabbet şahane diyaliz makinesi bahane.) 
  














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder