6 Şubat 2016 Cumartesi

Üçüncü defa Mr. Nobody :)))

İlk izlediğimde sanki tekrar izleme şansım yokmuş gibi hiç bir kareyi, hiç bir sözü kaçırmama gayretindeydim. Haliyle çoğunu kaçırdım. Bunu ikinci izleyişimde anladım. İkisinin arasında bir hafta falan vardı sanırım. İki sene sonra bugün bir şekilde karşıma tekrar çıktı Mr. Nobody. Teşekkürler :))
 
Bakış açımız ne kadar genişse sanırım yaşantımız da o kadar genişliyor.
 
"Bu ihtimal de mümkün olabilir mi acaba?" 
 
diyebilmek hem önemli, hem kıymetli, hem heyecan verici, hem de zor sanırım.
 
Bahsettiğim; olayları yorumlarken "acaba benden başkaları da haklı olabilir mi?" deme meselesi değil.
 
Bahsettiğim; seçim yaparken bir an durup, almak üzere elimizi uzattığımız bilet yerine bir sonrakini alırsak yine aynı şeyleri yaşayıp yaşamayacağımızı düşünmek.
 
Bu insana ne kazandırır? Bence (varsa) suçlayıcı bir tarafımız; kendimizi yada etrafımızdakileri... Biraz törpüler ve muazzam bir düşünce dünyasına kapı aralar.
 
Bu anlamda Mr. Nobody bence çok önemli bir film. Katmer katmer düşünmeyi, katmer katmer sorgulamayı seyrediyor insan.
 
Dokuz yaşında bir çocuğun anne ve babası ayrılırken, kimi seçeceğine karar vermek zorunda bırakılması... Ve aslında olası hayatlardan birinin ilk adımını atması mesela...
 
 
 
Babasıyla kalırsa neler bekliyor onu? Annesiyle giderse? Bir an tereddüt ettiği için annesinin treni hareket ederse, hızlı koşup yetişebilir mi? Tam annesinin elini tutacakken ayakkabısı ayağından fırlayıp tökezler ve babasıyla mı kalır? Hangi seçim doğrudur?
 
 
 
 
 
Üç komşu kızından hangisiyle evlenirse neler yaşar? Bir insan sadece onu seçtiğimizde mi görünür olur? Sevdiği için seçerse, acıdığı ve yardım etmek istediği için seçerse ya da yaraya tuz niyetine... Neler yaşar insan?
 


 
Peki sevdiğini seçse mesela... Mutlu olacak mıdır? Ayrı düşürülecekler mi? Senelerce hiç bıkmadan yazsalar birbirlerine... Senelerce birileri mektuplarını yırtıp atsa... Senelerce birbirlerini özleseler... Adres, telefon yokken ellerinde, izlerini kaybetmişken... Ve senelerce aynı saatte aynı metroyu kullansalar... Farklı yönlere gittikleri için... Ya da sola ya da sağa çevirmedikleri için başlarını... Birbirlerini görmek yerine özleyerek yan yana yürüseler... Senelerce
 

Sonunda bir gün yerde yatan evsizle ilgilenmeyi seçse oğlan, bir kaç dakika oyalanmış olsa bu sebeple... Ve rastlasalar birbirlerine... Seneler sonra...

 
 
Konuşsalar, anlatsalar, gülseler, ağlasalar... Kız telefonunu verse "iki gün sonra mutlaka ara beni" dese ve koşarak uzaklaşsa. Oğlan şokta elindeki kağıtta yazan numaraya bakarken... Bir yağmur damlası numaranın tam üzerinde patlasa ve numara da koşarak uzaklaşan Anna gibi yok olsa...
 


 
 
 
Sebep? Süper bir sebep var. Tam inancıma, tam sistemin bir'lik işleyişine uygun. Sebep şu; iki ay evvel, işsiz kaldığı için evde sıkıntıdan kahve yapan Brezilyalı bir işçinin kahve makinasından çıkan buhar :)) Evet! O minik buharcığın odada yaptığı minik ısı değişikliğinin, odadan dışarı, dışarıdan daha dışarıya tesiri ve bir yağmuru tetiklemesi. Yağmurun yağmuru, bulutun bulutu... Ve o damla... Tam o anda... Tam o kağıttaki numaranın üzerine... Ne kadar ince ve sanatsal bir sistem içinde yaşıyoruz. Sorumluluk alanımız ne kadar geniş... Elli kuruş para üstünü kul hakkı sayan zihniyetin sığlığı seriliyor insanın önüne...
 
Mr. Nobody izlenmesi gerekli bir film. Belki çoğunuz izlediniz ama tekrarında fayda var. Eminim ben dörtlerim :))))
 



 
Çok güzel çooook... :)
 
 
 
 
Sanırım İYİ NİYET VE SAMİMİYETLE yapılan her seçim doğru seçimdir.
Sevgiyle...
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder