1 Kasım 2017 Çarşamba

hastane günlüğü






Bugün mr sonuçlarım için Aydın Atatürk Devlet Hastanesindeydim. Sağ olsun en yakın arkadaşlarımdan Vicdan da benimle beraber geldi. 

Tam vaktinde hastanedeydik. Sonuçlarımı aldıktan sonra doktoruma göstermek üzere bahçede yürürken Vicdan birden telefonuna sarıldı ve benim de onun sayesinde tanıdığım radyolog olan çocukluk arkadaşı Mürrüvvet'i aradı. Doktor yakınınız varsa bu tip davranışlar doğaldır. Mürüvvet İzmir'de çalışıyor. Hastası yokmuş. Telefonda çabuk çabuk okudum ona sonuçlarımı. Hiç bir şeyim olmadığını söyleyince içimiz rahatladı.

Konuşa konuşa yürürken acil servisin önüne gelmişiz. Doktoruma sonuçları götürmem gerekiyordu. Tekrar yatan hasta binasına döndük. Ameliyathane orada. Servis hemşiresi Ümit beyin ameliyat günü olduğunu söyledi. Bu şu demek; Dr. Ümit bey akşama kadar ameliyathaneden çıkamaz. Ne olur ne olmaz diyerek Ümit beyin kendi hemşiresine, doktor beyin iki ameliyat arasında servise çıkma ihtimali olup olmadığını sordum. Dedi ki; 

"Üç doktor birlikte uzun bir ameliyata girdiler..." 


Girdilerden sonra bir kaç cümle daha kurdu hemşire hanım ama aklımda kalmadı. Üç doktor birlikteye takılıp kalmıştım. Üç doktor neden birlikte girer ki bir ameliyata? Yani zor olmasa hastanın durumu... Bilmiyorum. Benim rahmetli canım babalarımın kayın peder olanı da genel cerrahtı. Ondan dinlediğimiz çok ameliyathane hikayeleri vardır. O kadar tatlı o kadar iyi bir insandı ki anlatamam. Ümit beyi belki ona benzettiğim için sevdim bilmiyorum. Neyse laftan lafa geçiyorum yine... Diyeceğim şuydu; dün 15:30 civarı neler yapıyordunuz? Narkoz altında bir ameliyat masasında yatmıyorsaydınız... Sorununuzla baş etmek için üç doktor birden kolları sıvamadıysa siz de benim gibi şanslılardansınız demektir. 


İlginç değil mi... Kadın mı erkek mi, çocuk mu yaşlı mı genç mi olduğunu bilmediğim bir hasta saatlerdir aklımda. 


İyileş lütfen. Sen ameliyat olurken kapıdaydık. Dua ettik sana. İyileş.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder