20 Ocak 2016 Çarşamba

TANIMASAM DA GÖZLERİNİN İÇİNE İÇİNE BAKTIM SELAMUN ALEYKÜM DEDİM

TANIMASAM DA GÖZLERİNİN İÇİNE İÇİNE BAKTIM  
SELAMUN ALEYKÜM DEDİM

Bu sabah erkenden sur dibi sur dibi Edirnekapı güzergahından Fatih istikametine doğru düştüm yola. Dün Hakan'a yollamak yerine, Balat'ta atm'ye gömdüğüm parayı kurtarmam lazımdı. Bankanın güvenlik görevlisi yardımcı oldu ama yine de sistem parayı bir gün daha kullanmak adına işi çözmedi. 

"Öğleden sonra gelin, tekrar deneyelim."

Bir haftadır yatıyorum. Siyatik. (parantezin içi yazının sonunda) Evden yeni çıktığım için yavaş yürüyorum. Ev banka arası 45 dk. sürüyor. 45 dk. da dönüş. Belini yeni doğrultmuş biri için az değil. 

Yürürken siz de etrafı inceliyorsunuz değil mi? 

Çok zevkli. Hep en bana benzemeyenlerle göz göze gelmeye çalışırım. Çünkü biliyorum biz sadece 'birbirimizi tanımıyoruz'. Kurtulmamız gereken ön yargılarımız var. Bu sebeple en diğer uçtakilerle selamlaşmaya çalışırım. Bugüne kadar havada kalmış bir selamım olmadı. Şaşıran çok oldu ama selamımı almayan olmadı. :)) 

Simsiyah bir çarşafın içinde bana doğru gelen kadına da aynını yaptım. Zaten gözlerinden başka bakabileceğim hiç bir yeri yoktu. Yaklaşırken kendisine dikkatle baktığımı anladı. İster istemez o da bakışlarını benim üzerimde yoğunlaştırdı. Belki adres soracağımı düşünmüştür kim bilir? Tam yanımdan geçerken "selamun aleyküm" dedim, gülerek. :) Şaşırdığını gizleyemedi. Bir an durakladı, hemen sağ elini kalbinin üzerine koydu "ve aleyküm selaaaaam"... O da gülüyordu. :) 

Hepsi bu kadar işte. 

Bu selamlaşma nasıl ki bende iz bıraktı, onda da sıcak bir iz bırakmış olamaz mı? Biz siyasetçi ya da dini lider (ki dini lider sınıfının varlığı inancıma aykırıdır) değiliz. Sadece halkız. Sade vatandaş. Farklı ama vatandaş. Komşu yani, iş arkadaşı, akraba... 

Kendimizden farklı görünenlerden selamı esirgememeliyiz. Özellikle de onun duymak istediği selamı... İnatlaşmaya gerek var mı? Günaydın isteyene günaydın. Hayırlı sabahlardan hoşlanana hayırlı sabahlar... Denedim. İncilerimin tamamı yerinde duruyor. :) 

Kaynaşmaya ihtiyacımız var. Kaynaştıranlardan olmalı o zaman insan, ayrıştıranlardan değil.

Sevgiyle kalmaya ihtiyacımız var. Amin :) 

...

"... Bir haftadır yatıyorum. Siyatik. (parantezin içi yazının sonunda)..."

Vakti zamanında hayatımı yönlendirdiğim öğretiye göre büyük bir hata var "yatıyorum, siyatik" ifadesinde

Neden?

Çünkü;

Evliyadan biri hastalanmış. Karın ağrısı. Düşünmüş taşınmış. Hah demiş. Süt içmiştim o yaptı. Hemen o gece ne olmuş olabilir? Ak sakallı bir dede gece o kişinin rüyasına girip süte bahane bulduğu için azarlamış olabilir. Evet bildiniz. Aynen öyle devam ediyor hikaye... Yani o karın ağrıyacaktı, sen ağrıyı Allah'tan değil sütten bildin diyor ak sakallı dede. 

Pekiiiii Allah ne diyor bu durumlar için?

"Size dokunan bir kötülük, kendi işlediklerinizin bir sonucudur. O, bir çoğunu da affeder." (Kuran/42:30)

Bana süt dokunuyorsa ve ben içiyorsam, uykusuz direksiyona geçiyor, çalışmadan sınava giriyorsam... Sonuçların sorumlusu Allah mıdır? 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder