25 Mayıs 2018 Cuma

can






Bi ağaç var... Cinsini, yaşını bilmiyorum ama aramız iyi. İstanbul'a geldiğim gibi mutlaka gölgesinden geçerim. Ve İstanbul'dan giderken illa uğrarım yanına. Laf olsun diye değil, hissettiğim için söylüyorum ki çok severim onu. Hem de pek çok... Yine de Gülhane'de tramvay yolunun ortasındaki çınarı mı onu mu daha çok sevdiğimi bilmiyorum. Bu yazıyı yazarken penceremin altındaki narı mı yoksa?

Sevgi böyle bir şey işte. Aynı anda onlarca yüzlerce varlığı aynı "en çok" derecesinde sevebiliyor insan. Ağaçlar çoğaldıkça her birinin payına düşen sevgi miktarında azalma olmuyor. Tam da buradan yola çıkarak kendi kendime şu soruyu sordum az evvel; Sevgi, Hawking'in hesapladığı boyutlardan biri olabilir mi? En, boy ve derinlik ötesi yapısı ona 3. boyutu atlatıyor. Dördüncü boyut için zaman diyorlar. Daha doğrusu zaman olabilir diyorlar. Beşten, on ya da on bire kadar yolu var sevginin. Onlardan biri olamaz mı?

Dün iki kadın gördüm Haliç köprüsünün altında bir türbe var ismi aklımda değil, türbenin bahçe demirlerine sarılı Arap yasemininden üç beş uzun dal koparmışlar bana doğru yürüyorlardı. Yanımdan geçerlerken neden sormadım onlara bunu ne hakla yaptıklarını? Korkup çekinecek halim yoktu da, aralarındaki konuşmalara tanık olmuştum. Duyduğum iki üç cümleden anlamıştım ki, evet Türk alfabesini kullanıyorduk onlarla ama farklı bir lisanımız vardı. Bir değil on soru sorsam, bir değil bin cümle kursam anlaşmamıza imkan yoktu. 

Uçları hoyratça koparılmış dalların önünden geçerken yavaşladım. Arap yasemini Türk alfabesi kullanmaz ama onunla ortak bir lisanımız vardır. Durdum. Türdaşlarım adına özür diledim. Sana bunu hangi hakla yaptıklarından emin değilim ama genel bir fikrim var dedim. Bazılarımız her şeyin/alemlerin insan için yaratıldığına inanır, her şey'in can sahibi olduğunu söyler; ama can nedir bilmeyiz dedim. Sustu. Vallahi küskündü, billahi küskündü. 

Bir dalı koparırken çıkan çıt sesinin onun ah'ı olmadığını kim ispatlayabilir. Bitkisiyle hayvanıyla doğayı önemsemeyen insanları artık ben de önemsememeye başladım. Uzaklaşmaya ve acımaya... 

Kapısının önüne bir tas su koyan, kaldırımdaki bitkiye bir kova su döken, aydınlığa, bilime sevgi, saygı ve eşitliğe inanan barışçı insanlara selam olsun. 💚💙











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder